2.12.09

smyrna






gece 01:oo itibariyle yola çıkıldı. yoğun sis eşliğinde sabah 09:00'da can akrabalarla kucaklaşmalar,öpüşmeler faslından hemen sonra kahvaltı sofrasına oturulmuştu ki , gözlerim çakmak çakmak oldu. Çünkü BOYOZ ve GEVREK yanyana durmuş beni beklemekteydiler. 45 dakika sonra yağlı parmaklarımla kalan boyozun çıtırlarını tabağa pastırıp parmağıma alarak yuttum.



gevrek boyoz


bayramdır birinci gündür diyerek ilk gün el öpmece vs. ile geçti.

ikinci gün.karşıyaka'ya,ki gerçekten 351/2, kuzene kaçıldı. ve o an artık kesin karar verildi ki; bursa'nın yeşili ve antalya'nın narenciye merkezi sıfatları izmir'e verildi. keza her sokak başında limon,mandaline,nar ağaçları,yeşilin en has renginde ağaçlar,çimler,çiçekler mevcut.bu arada karşıyaka'ya giderken buca mevkii'nde rushmore dağı tadında atatürk'ün büstünün yapılması ayrıca tüylerimi diken diken etti.hoş korkutucu da geldi o ayrı.










karşıyaka'da vakit kaybetmeden ağam baklavaları'na koşuldu.baklavalara yumulundu.dudaklar parladı. bununla birlikte çıkarken hediye edilen baklava ayrıca gözleri dolu dolu yaptı.



karşıyaka'dan çıkıp pınarbaşı mezarlığı'nda can hala ziyaret edildi.birkez daha ne kadar özlediğimi farkettim.özledim çok.


kadifekaleikinci günün akşamında hep merak edilen fakat bir türlü gidilmemiş olan kadifekale'ye yani kale'ye çıktım.tek başına olmak ve akşam olması her ne kadar sağımı solumu kollama ihityacı yaratsa da o merdivenler çıkıldı ve körfez ayaklar altına alındı manzara izlendi.

üçüncü gün okuldan arkadaş shenoxy ile görüşülmek üzere daha istanbul'dayken sözleşilmişti. 105 no'lu otobüse binilerek konak yolu tutuldu. otobüs içindeki ve duraklardaki insanların yiyecekmiş gibi bakmasına alışmış olmasam da ,yadırgasam da, tıkır tıkır yolculuk yapıldı.Ve beklenen yere geldiğimde bir kez daha ege'nin incisi'nin izmir olduğunu hatırlattı,varyant.körfez manzarası hazmedilirken YKM'de inildi ve hemen karşı tarafta AKM(Atatürk Kültür Merkezi)'de shenoxy beklenmeye başladı.İşte o an aklımdan İstanbul'daki AKM'nin sessiz sessiz çürütülmesine rağmen İzmir AKM'nin afiş üstüne afiş asması kesinlikle İzmir'in gavurluğu'nun ispatı olduğu geçti !!!

shenoxy geldi.alsancak'a geçildi. kahveler içildi.izmir aşkından bahsedildi.sonra hooop izmir çocuklarının yanına kordon'da üsküdar çaycısı'na geçildi.hoş istanbul'dan gelip izmir'de üsküdar çaycısı'nda oturmak ince bir ironi oldu o ayrı.Ama üsküdar çaycısı'nda keyifli muhabbete basit ama etkili içecek curchill,kordon gürültüsü,hafif rüzgar,birde manzara eklenince soba kenarındaki kediden farkımız kalmadı. belirtmeden geçmeyeceğim üsküdar çaycısı'nın garsonları gayet kaba ama bir yerden sonra sallamıyorsunuz.
churcillüsküdar çaycısı

sonra biz acıktık.stafilina diye bir yere götürdüler. sokağa taşmış bir mekan.yemekler şık,ucuz,doyurucu.doydum :)
stafilina


kalkıp kıbrıs şehitleri caddesi'nde yürürken akşamı etmiş olmaktan kaynaklı son arzumu yerine getirdik shenoxy ile. Reyhan Pastanesi ve lalita.
lalita : levdumas'ın gözbebeği.
sipariş edilecekken kalmadı denildi.moral bozuldu.sonra başka bir tatlı seçmek için kalkıldığında son lalita görüldü.veee... :)

otobüse binildi.konak'ta inildi.285'e binildi.şirinyer'de inildi.forbes birkez daha gezildi.sonra anneanneye gidildi ve izmir gezmesi bitirildi.neticesinde 2saat sonra izmir'den istanbul'a doğru yola çıkıldı.

ve son olarak asyanın ve avrupanın incisi olma sıfatı istanbul'dan izmir'e verildi.

ah gavur izmir.

5 yorum: