25.5.10

03:37

bugün kafamı kurcalayan arkadaşımın söylediği bir varsayım: " tanrının planında eminim sen yoktun ama sen o yarışta bir yol bulup birinci oldun. bu yüzden aranız çok çekişiyorsunuz. onu en başında kandıranlara kızar hep.boku şeytana atar. şeytana pabucunu ters giydirmek buradan geliyor. aslında ilk katakulliyi yapan şeytan.mükemmelliğinin zedelendiği an.ve her yeni gelen daha şiddetli oluyor. mal edilen pabuc şeytanın değil tanrının ta kendisinindir.o yüzden ... "


kahakahanın bol olduğu anda sakinleşip çıkan bu cümleler bir enteresan hale soktu.hem masanın örtüsünün rengini.hem bardağımdaki parmak izimi.

bütün olay yüksek oranda kadın beynine sahip olmamdan, erkek egosuyla yürütülmekten..
bu doyumsuzluksa büyük ışığın jeneratörü.
peşinden gelen kahpelikler,can yakmalar ise canını yaktıklarımın anneleri adına aldığım bir öç belki de.

üzgün değilim. pişman hiç değil.
ve
artık öyle bir haldeyim ki, şuan hayatımın en gözükara dönemindeyim.daha temkinliyim.daha az sessiz. daha az her kalıba giren.çünkü insanlar ister istemez pota*m*da eriyorlar maalesef.zayıf karakterliler. problem benim değil. zayıf olan yaşayamaz.

kulaklarımda çalan sertab'ın oyun bitti parçası olsa dahi oyun yeni başlıyor. artık kolumu kanadımı bağlayan her şey bitiyor.sadece 1 yıl. ve uçmak. gitmek. dönmek.daha dolu.daha deli.daha sakin.sindirmiş. halletmiş.

ruhsal mastürbasyon evresinde olan minik ruhlardan sanmayın. kimlik bunalımı yaşayan ergen değilim. artık. taşlar yerine oturdu.
hayaller değişti.
çöp.

bu sarkastik tatmin krizleri.seviyorsunuz biliyorum.çünkü çok farklı.
düşünsene,
karşındaki adam seninle istediği gibi konuşabiliyor, senin hoşlandığın kızla senin merak ettiğin kuytu soruları,id'inin merak ettiği gizleri yüksek sesle konuşuyor. ya da senin beğendiğin yağız erkeğin pipisinin büyük olmadığını, aslında senin en yakın arkadaşına aşık olduğunu rahatlıkla konuşabiliyor. çünkü onun tabuları çok farklı. bir sır deposu.ama her sır olanın bir güvenlik kodu var. kimisi x=2 3453X =? sorusu kadar kolay çözülebilir kimiyse mukavemet yasasındaki cebir kadar karışık. alengirli. bu adam yargılamıyor çünkü. insanların farkında.o yüzden benim yanımda geğirebiliyorsun ya da sütyeninin içindeki pamukları çıkartabiliyorsun. çünkü iğrençsin demiyorum ya da sütyenini çıkarttırmıyorum. ve sen bu rahatlığı özel olarak algılıyorsun. hayır özel değilsin. kendin kadar özelsin daha doğrusu. ve benim senden serbest geçen zamanımdaysa sen bunalımlardan bunalımlara sevk oluyorsun. işte bütün mesele bu. ne şekspir ne tahir zühre olma meselesi...

herkesin isteyebileceği erkek olmak kolay. prototip bellidir.herkesi isteyebilen erkek olmak daha da kolay. ..

iş güç mevzsusuna hiç girmiyorum. gerek yok.

ama diyeceğim.ben tanrının unuttuğu piç değilim.tanrının dahi korktuğu piçim. ve son değilim.birileri var. ve birileri daha da olacak.

bizler aynı rahimde iki kişi olmayı büyümeyi bile kabul etmeyen varlıklarız. (istisnai durumlardan bahsetmiyorum.) ki "doğal"(!) olan bu.

yani.durum aslında minik bir girişle böyledir.
öyle değişiyorum ki.susan33 bile bitiyor.gidiyor.

sınavlarım var.öptüm

13.5.10

emensipeyşın

gün içinde o kadar kelime geçiyor aklımdan ama buraya oturup yazacak bir şey bulamıyorum.

çok yordum kendimi yine bu ara. istediğim tek şey biraz yalnızlık.bunun sebebiyse uykusuzluk.
bu ara,

ales'e girdim. geçmiş yıllara göre manasız zorlukta bir sınavdı.kendine küfreden adam olmasa, sırada dışarıdan pet şişe atılmasa, sınav yerim alibeyköy olmasa,sıram tabureyi andırmasa çok güzel olabilirdi. şimdi netlerimi hesaplayınca 85 diyor. çok şükür.yine de iyi bir rakam.

10mayıs günü leyla gencer'i anma konseri-mozart requiem yapıldı. son zamanlarda bu kadar dinginleştiğim bir aktivitem olmamıştı.belkide yanımdaki kişinin huzurluluğundan. kızılderililere bile para verdik.burada kalıp müziklerine devam edebilsinler diye.

gereksiz işlerde çalıştım bu hafta ve bu iki gün daha sürecek. sonra dinleneceğim.zira final döneminde vizelerdeki fiyaskoyu toparlamak için yeterince hırpalanacağım. güzel geçeceğine inanıyorum.hala umudum var.

birileriyle sürekli bir yerlerde karşılaşıyorum.o birileri ya da ben sürekli bir yerlere yetişmeye çalışıyor-uz. hayat mı temposunu artırdı acaba ??

bu tempo içinde çok ihmal ediyorum.ediliyorum.
en başta seni ihmal ediyorum.biliyorum.beni anladığını da biliyorum.ama yanlışta anlıyorsun. ama seninle gurur duyuyorum.bu çabana bu elde ettiklerinle bu gözlerini dolduran ışığıda seviyorum. bu titrek ellerinin arasındaki ince uzun zararlı maddeyi bana üflememek için dudağını yamultmanı özledim en çok. geride bıraktıklarının arkasındaki kelimeler en çok merak ettiğim. yine bahar .yine özlem.fakat yazın rahatlığının gelmeyeceğini bilmek.

aşk demiştim ya.aşk değil. müthiş bir heyecan.birebir uymanın heyecanı. bir şeyleri anlatmak zorunda olmamanın mutlulupu bendeki.anlatmak değil tartışmak tüm olayı. çok güzel. bir de dokunuşlar. çok temiz. bir o kadar da hoyrat. haydut bir hal. ama yoğun bir iyi hissetme hali. gün içinde aklına gelmesi. gülümseme. etrafındakilerin mutluluğunu görebilmesi.en önemlisi kefaretin ödenmesi. ve her türlü istemek,isteyebilmek. bir çekim. ne salt arzu ne salt duygu.tam bir mantık.

aileme vakit ayıramıyorum.özlüyorum.garip.hiç böyle olmamıştı.kendi sorumluluklarım var deyip bunu erteleyebiliyordum.oysaki şuan istediğim.yatağımda olmak.içerden bizimkilerin seslerinin gelmesi. babamın beni arka odadan çağırıp 1metre ötesindeki tv kumandasını istemesi.
garip bir gidişat içindeyim.ablam benden ders çalışmak için bir iki saat talep ettiğinden beri.daha doğrusu telefonda müsait olur musun diye çok normal bir ses tonuyla soru sorması beni manasız bir ağırlığa sevketti. cıva gibi...

herkes güzel olsun istiyorum.herkez yazanlar bile !

evet etrafımdakileri yaprak yaprak döküyorum. isteğimle gerçekleştiği için çokta mutluyum. sıkıldım çünkü onlardan.onların şişik muhabbetlerinden. artık tekrar etmek istemiyorum kendimi. çünkü tekrar ederek yeterince hata yapıldığını da gördüm.gördünüz.

temizlendim. böyle ganj'da yıkanmış gibi. hoş her ne kadar ales'te çıkan o soruyu yanlış yapsamda...

kemeraltındaki fotokopicinin söylediği sözler düşündürdü birde beni ."o kadar koşturma.bugün buraya üçüncü gelişin.üçünde de farklı tip.yorgun takım elbiseli 1günlük sakallı.şortlu üniversiteli.kravatlı jilet gibi biri. çabuk çökersin.enkaz olursun.şimdi kovalamak güzel.ama sevişecek vaktini niye ayakta geçiriyorsun.git dokun.hisset.gri adamlardan olma bu yaşta. fotokopi çektirme.kendi notların olsun.gelme bir daha böyle buraya " şaşırdım.


town'da seninle geçirilen boş vakitleri çok özledim sayın ritmo. bu yazının asıl kaynağı budur.çünkü öz' şimdi bu sokaklar şimdi bu anlamsız anlamla yoruyor kendimi,sen olmadan hiç olmamışım gibi.

kendime şimdiye kadar çiçek almadığım için belkide bu çiçeksiz kalmışlığın.kendime bundan sonra çiçek almak istemiyorum...

sevdiklerimi seviyorum.
birilerini hala seviyor olabilmek ne kadar mucizevi.
yeniden heyecanlanmaksa ne büyük lütuf.

4.5.10

havadis.

sanırım aşık oluyorum.ya da oldum itiraf edemiyorum !